İşitme Sanayii Ve Odyoloji İlişkisi

Pedakustiker M. Emin AĞAÇ

Her alan kendi kimliğini korumalıdır. Koordineli çalışma yapmak, araştırmalar yapmak zaruridir. Ancak birinin diğeri üzerinde kimlik baskısı olmamalıdır.

İşitme sanayiinin  görevi, işitme sorunlu bireylerin ihtiyacını giderecek üstün teknolojik ürün üretmektir. Odyoloji / Duyma akustiğinin görevi ise gerekli olan testleri yapmak, teknolojik ürünler ile işitme kaybını telafi etmektir. İşitme kaybının zor bir süreç olduğu ve uyarlamanın da kolay olma- dığı, dünyada işitme sorunu yaşayan milyonlarca insanın bize aktardığı tecrübe ve paylaşımlarla sabit bir gerçektir.

Teknoloji gün geçtikçe yeni olanaklar keşfeder. Her yenilik insan yaşamında yeni bir değişime neden olur. Her teknoloji ürününe karşı hevesler arttıkça insanların cebinden harcadığı para miktarı artar ya da ihtiyaçlar yer değiştirir. Özellikle, hayatî bir ihtiyacı karşılayan işitme cihazı gibi bir ürün bu sorunu yaşayan milyonlarca insanı ilgilendirir. Çıkan yeni özelliklerin işitme sorunlu insanların ihtiyaçlarını gidermesi veya işitme kaybını hafifletmesi, hem işitme sorunlu bireyde hem de uygulayıcıda büyük heyecan uyandırır. Yüksek teknolojiye rağmen hâlâ teknolojinin ses çözünürlük seviyesi zayıftır.  Yüksek teknolojiye rağmen hâlâ uygulama sorunu yüksektir. Yüksek teknolojiye rağmen hâlâ memnuniyet oranı düşüktür. Yüksek teknolojiye rağmen hâlâ işitme cihazını sevme benimseme seviyesi düşüktür.

  1. Konuyu farklı alanlarda somut noktalara getirmek istiyorum:
  2. İşitme sanayii ile Odyoloji/ Duyma akustiği eşgüdümlü araştırmalar yapmak zorundadır. Elde ettikleri bilgi ve tecrübelerini paylaşmak zorundadır. Akademik araştırmaları beraber yürüterek daha iyi ve anlamlı hedefleri belirlemek zorundadır.

Her alan kendi kimliğini korumalıdır. Koordineli çalışma yapmak, araştırmalar yapmak zaruridir. Ancak birinin diğeri üzerinde kimlik baskısı olmamalıdır.

  • Sanayinin çıkardığı her teknik özellik, Odyoloji / Duyma akustiği tarafından onaylan-

mak zorunda değil. Kullanıcı üzerinde test edilmeden, faydası ispatlanmadan, bilimsel sonuçlar çıkmadan onaylamak mecburiyeti yoktur. Bu alanda işitme sanayiinin Odyoloji  üzerinde  kurmuş  olduğu baskıya son verilmelidir.

  • Odyoloji klinikleri kendi görev tanımları içindeki testlere ve teşhise önem vermelidir. Kli- nisyenlik dışında ticari bir faaliyet içine girmemelidir.
  • İşitme sanayii ürettiği yeni ürünlerin tanıtımlarında mübalağalı kelimeler, cümleler kullandıklarında cihaz kullanıcısının beklentileri artıyor. Dünyanın birçok ülkesinde buna şahit oluyoruz. Broşür ve ürün tanıtımlarında anlatılan özellikler ile uygulama birbirini tutmuyor. Bu durumda kullanıcı ile işitme merkezinin arası açılıyor ve güvensizlik oluşuyor. Abartılı kelimeler, abartılı cümleler, kullanıcıda yüksek beklentiler oluşturuyor. Müşteri ürünü alıp kullandıktan sonra, broşürde sunulan ile kulağındaki performansı kıyaslıyor ve arada büyük bir mesafe olduğunu görüyor. Uygulayıcı, broşürde anlatılan özellikleri kullanıcısına sunamadığı için kullanıcı tarafından suçlanıyor, mahcup oluyor ve mağdur duruma düşüyor.

Mübalağalı tanıtım sadece işitme cihazları üreticileri için değil, Koklear implant firmaları için de geçerli olup onları da kapsamaktadır. Hatta oradaki abartılar daha fazladır, koklear implant cihazları broşürlerde yazılandan ve reklamlarda anlatılandan daha az performans sergiliyor.

İşitme cihazları ve koklear implantlar protez cihazlardır, yardımcı ürünlerdir. Cihazların  faydası standart değildir. Yani performans kişinin durumuna göre  değişmektedir.

Bazı örnekleri verecek olursak:

  • “Her ortama uygun cihaz”: Yalan! Sadece “bazı ortamlar” demek doğrudur.
  • “Her ortama otomatik seçim”: Yalan! Sadece “bazı ortamlar için” geçerlidir.
  • “Sonsuz konuşma berraklığı”: Yalan! Mevcut teknoloji asla bu yetenekte değildir.
  • “Asla hiçbir sesi kaçırmazsın”: Yalan! Seslerin bir kısmı işitilmeyebilir.
  • “Sonsuz iletişim”: Yalan! Sonsuz iletişim yeteneği yoktur.
  • “Şarjlı pille daha iyi duyum”: Yalan! Enerjinin henüz böyle bir yeteneği yoktur.
  • “Hiç gözükmeyen teknoloji”: Yalan! Sadece bazıları gözükmeyebilir.
  • “Su’dan etkilenmez”: Yalan! Sudan etkilenmeyen ürün yoktur.
  • “Wireless ile daha iyi duyum”: Yalan! Böyle bir yetenek yoktur.
  • “Wireless zararsızdır”: Yalan! İnsan beyni biyolojik bir antendir. Küçük dalgaları bile çeker.
  • “Wireless odaklanmaya zarar vermez”: Yalan! Birkaç dakika sonra odaklanmayı azaltır.
  • “Wireless sağlığa zararlı değil”: Yalan! Dünya sağlık örgütü verilerine baksınlar!
  • “Koklear implant Biyonik kulak mı?”: Kökten yalan! Asla bu ismi hak etmez.
  • “Biyonik kulak üretiliyor”: Yalan! Biyonik kulak üretilmedi, asla üretilemeyecek!
  • “Biyonik kulak takıldı”: Yalan! Protez bir alet takıldı denilse, doğru olur.
  • Abartılara rağmen, kullanıcının bazı beklentileri aşağıdadır:
  • Sakin ortamda tüm konuşmaları  ve tınıları anlamak  istiyor.
  • Dikkat vermeden anlamak istiyor.
  • Gürültüde anlamak, sesi rahat duymak istiyor.
  • Çevrede var olan ses olaylarını anlayıp kavramak istiyor.
  • Telefonla anlaşmak istiyor.
  • Trafikte iletişim kurmak istiyor.
  • Yüksek ses rahatsızlığından korunmak istiyor.
  • Cihazının ötmesini engellemek istiyor.
  • Konforun sürekli olmasını sağlamak istiyor.
  • Müziği rahat dinlemek istiyor.

Bunun gibi, kullanıcı kendisi için öncelikli olan konularda sanayinin abartısına ihtiyaç duymaz. Onlar sadece güncel yaşamlarında baskı altında kalmadan, eksik bilgi edinmeden, yanlı bilgi almadan, emniyet içinde yaşamak ve toplumun bir parçası olarak yaşamlarını devam ettirmek istiyorlar.

Beklentileri realist seviyeye çeker ve sınırlandırırsak müşteri daha mutlu, uygulayıcı daha motivasyonlu olur. Sanayi kendi işine odaklı çalışır, akademisyen kendi işine odaklanır ve her birim kendi görevini eksiksiz yerine getirmiş olur. Sektörün güvenilir olması için, kullanıcıların sektöre güvenmesi lazım. Kullanıcılar abartı değil; sadece doğal, kendilerine zarar vermeyen ve realist bir yaklaşım bekliyorlar.